He was a descendant of Julius Caesar.
- O, Julius Caesar'ın torunu.
We want to leave our descendants a clean and green earth.
- Torunlarımıza temiz ve yeşil bir dünya bırakmak istiyoruz.
Tom is Mary's grandson.
- Tom Mary'nin erkek torunudur.
Hussein, the grandson of Prophet Mohammad, was martyred in Karbala in the year 680.
- Hz. Muhammed'in torunu Hz. Hüseyin 680 yılında Kerbela'da şehit edildi.
My granddaughter is listening to my wife.
- Torunum karımı dinliyor.
She has an equal number of grandsons and granddaughters.
- Onun eşit sayıda erkek ve kız torunları var.
He sat surrounded by his grandchildren.
- Torunları tarafından çevrilmiş şekilde oturdu.
My parents really love their grandchildren.
- Ebeveynlerim torunlarını gerçekten seviyor.
He sat surrounded by his grandchildren.
- Torunları tarafından çevrilmiş şekilde oturdu.
I didn't know your grandchildren lived in Boston.
- Torunlarının Boston'da yaşadığını bilmiyordum.
I have a granddaughter about your age.
- Yaklaşık senin yaşında bir kız torunum var.
Tom watched his granddaughters dance.
- Tom kız torunlarının dansını izledi.
Tom can't refuse his grandchildren anything.
- Tom torunlarından herhangi bir şey reddedemez.
He sat surrounded by his grandchildren.
- Torunları tarafından çevrilmiş şekilde oturdu.