He showed his heels to us.
- O topuklarını bize gösterdi.
She was wearing a short skirt and high heels.
- O, kısa bir etek ve yüksek topuklu ayakkabı giyiyordu.
She's wearing high heels.
- O yüksek topuklu giyiyor.
Tom doesn't like girls who wear high heels.
- Tom yüksek topuklu ayakkabı giyen kızları sevmez.