My computer is connected to a properly grounded outlet.
- Bilgisayarım doğru şekilde topraklanmış bir prize bağlı.
My computer is connected to a properly grounded outlet.
- Bilgisayarım doğru şekilde topraklanmış bir prize bağlı.
Cover the seeds with a little earth.
- Tohumları biraz toprakla örtün.
Nothing seems to grow in this soil.
- Bu toprakta bir şey yetişmez gibi görünüyor.
The air is soft, the soil moist.
- Hava yumuşak ve toprak nemli.
This house and this land are mine.
- Bu ev ve bu topraklar benim!
About one third of the earth's surface is land.
- Yaklaşık olarak dünya yüzeyinin üçte biri topraktır.
We're on unfamiliar ground here.
- Burada yabancı bir topraktayız.
Is the electrical equipment grounded?
- Elektrik ekipmanları topraklı mı?
The earth became red with blood.
- Toprak kandan dolayı kırmızıya döndü.
The scent of earth after rain is called petrichor.
- Yağmur sonrası topraktan gelen hoş kokuya petrikor denir.
He wanted even more territory.
- Hatta o daha çok toprak istedi.
They increased the territory of the empire.
- Onlar imparatorluğun topraklarını genişletti.
The territory of the country Curacao consists of the islands Curacao and Little Curacao.
- Curaçao ülkesinin toprakları, Curaçao ve Little Curacao adalarından oluşur.
Our body was formed out of four elements: earth, fire, water, and air.
- Bizim bedenimiz dört elementten oluşur: toprak, ateş, su ve hava.
The four basic elements are Earth, Air, Fire and Water.
- Dört temel öge toprak, hava ateş ve sudur.
Park Street used to be a dirt road.
- Park caddesi toprak bir yoldu.