He's what society calls a real lover of music.
- O, toplumun müziğe âşık dediği kişidir.
Any society not enlightened by philosophers is fooled by quacks.
- Filozoflar tarafından aydınlatılmamış bir toplum şarlatanlar tarafından aptal yerine konulurlar.
Youths who are caught violating the new rules on behaviour will lose their right to free travel, and will have to complete unpaid community work to earn it back.
- Yeni davranış kurallarını ihlâl etmekten yakalanan gençler seyahat özgürlüğü haklarını kaybedecekler, ve bu hakkı geri almak için parasız toplum işini tamamlamak zorunda kalacaklar.
Tom is an activist in his community.
- Tom toplumunda bir eylemcidir.
He sacrifies himself for the community.
- O, toplum için kendini kurban ediyor.
We must think about the community.
- Toplumu düşünmek zorundayız.
Tom majored in sociolinguistics.
- Tom toplum dilbiliminde ihtisas yaptı.