تعريف topluluklar في التركية الإنجليزية القاموس.
- communities
Asian communities tend to be quite closed.
- Asya toplulukları oldukça kapalı olma eğilimindedir.
Harnessing the power of the tides could be very helpful to coastal communities.
- Gelgitin gücünü kullanmak kıyı topluluklarına çok yardımcı olabilir.
- ecological communities: an assemblage of interacting plants and animals on a shared site (Freedman, B , 1989) Dictionary definition: people living in one locality; group of people having cultural, ethic or other characteristics in common; a group of nations having certain interests in common; the public in general, society; common ownership or participation
- people or plants living in one area
- plural of community
- HPC netWindows CE Software & InfoHandheldNews comPalmPilot Software & InfoZaurux comPower for Linux PDAsBoatLinks comBoating and Marine InformationNDT orgNon-Destructive &Materials TestingTargaFlorio comRacer's Message Boards
- HPC netWindows CE Software & InfoZaurux comPower for Linux PDAsWinPortal comWindows 2000 News & InfoBoatLinks comBoating and Marine InformationNDT orgNon-Destructive &Materials TestingTargaFlorio comRacer's Message Boards
- Optional parameter used to tag routes in order to apply specific orders
- topluluk
- community
The flood caused a crisis for their community.
- Sel toplulukları için bir krize neden oldu.
This is an international community.
- Bu uluslararası bir topluluk.
- topluluk
- {i} party
- topluluk
- {i} ensemble
- topluluk
- crowd
The game drew a good crowd.
- Oyun iyi bir topluluk çekti.
Luciano might have the crowd behind him, but he's still wet behind the ears.
- Luciano'nun arkasında topluluk olabilir fakat o hâlâ acemi bir çaylak.
- topluluk
- coterie
- topluluk
- {i} cohort
- topluluk
- body
- topluluk
- congregation
- topluluk
- maintenance
- topluluk
- gemeinschaft
- topluluk
- aggregate
- topluluk
- flock
There is a black sheep in every flock.
- Her toplulukta bir yüz karası vardır.
- topluluk
- (Ticaret) association
- topluluk
- brotherhood
- topluluk
- poultry
- topluluk
- gesellschaft
- topluluk
- band
- topluluk
- crop
- topluluk
- peoples
- topluluk
- {i} company
- topluluk
- group
Groups are a good way to share an interest with either a small community or the whole world.
- Gruplar ya küçük bir toplulukla ya da tüm dünya ile bir ilgi paylaşmak için iyi bir yoldur.
Imperialism is an ideology and practice of powerful groups trying to secure or expand their privileges via dominating other groups.
- Emperyalizm, güçlü zümrelerin başka topluluklara hükmederek imtiyazlarını koruyup genişletmeye çalıştığı ideoloji ve pratiktir.
- topluluk
- troupe
- topluluk
- society
Twelve musicians constitute the society.
- On iki müzisyen bir topluluk oluşturdu.
- Topluluk
- consorm
- topluluk
- sinter
- topluluk
- group; community; band
- topluluk
- set
- topluluk
- hive
- topluluk
- gathering
- topluluk
- corps
- topluluk
- knot
- topluluk
- army
- topluluk
- herd
- topluluk
- (Hukuk) community, communautaire
- topluluk
- push
- topluluk
- troop
- topluluk
- colony
- topluluk
- assembly
- topluluk
- commonalty