The flood caused a crisis for their community.
- Sel toplulukları için bir krize neden oldu.
She is a community activist.
- O bir topluluk aktivisti.
The game drew a good crowd.
- Oyun iyi bir topluluk çekti.
Luciano might have the crowd behind him, but he's still wet behind the ears.
- Luciano'nun arkasında topluluk olabilir fakat o hâlâ acemi bir çaylak.
There is a black sheep in every flock.
- Her toplulukta bir yüz karası vardır.
Twelve musicians constitute the society.
- On iki müzisyen bir topluluk oluşturdu.
Groups are a good way to share an interest with either a small community or the whole world.
- Gruplar ya küçük bir toplulukla ya da tüm dünya ile bir ilgi paylaşmak için iyi bir yoldur.
Imperialism is an ideology and practice of powerful groups trying to secure or expand their privileges via dominating other groups.
- Emperyalizm, güçlü zümrelerin başka topluluklara hükmederek imtiyazlarını koruyup genişletmeye çalıştığı ideoloji ve pratiktir.
Asian communities tend to be quite closed.
- Asya toplulukları oldukça kapalı olma eğilimindedir.
Harnessing the power of the tides could be very helpful to coastal communities.
- Gelgitin gücünü kullanmak kıyı topluluklarına çok yardımcı olabilir.