Maruyama Park is a place where a lot of people gather.
- Maruyama Parkı pek çok insanın toplandığı bir yerdir.
He gathered his children around him.
- O, çocuklarını kendi etrafına topladı.
I don't harvest your olives.
- Senin zeytinlerini toplamam.
I don't harvest their olives.
- Onların zeytinlerini toplamam.
Americans who are over sixty-five make up 12.5% of the total population.
- Altmış beşten fazla Amerikalılar toplam nüfusun% 12.5'ini oluşturuyor.
They make up about 12.5 percent of the total population.
- Onlar toplam nüfusun yaklaşık yüzde 12,5'ğunu oluşturuyorlar.
They will go to the woods to pick mushrooms, weather permitting.
- Hava güzel olursa, onlar mantar toplamak için ormana gidecek.
After I pick some blueberries, I make a tart.
- Biraz yaban mersini topladıktan sonra, bir pasta yaparım.
The teacher assembled the students in the hall.
- Öğretmen salonda öğrencileri topladı.
The students assembled in the classroom.
- Öğrenciler sınıfta toplandı.
Summon up your courage and tell the truth.
- Cesaretini topla ve gerçeği söyle.
Please add up the numbers.
- Lütfen sayıları toplayınız.
Add up these figures.
- Bu sayıları toplayın.
The squirrel was busy gathering nuts.
- Sincap fındık toplamayla meşguldü.
We had to postpone the gathering because of rain.
- Biz yağmur nedeniyle toplantıyı ertelemek zorunda kaldık.
Can you briefly sum up what was said at the meeting?
- Toplantıda ne söylendiğini kısaca özetleyebilir misin?
Tom finally mustered up the courage to ask Mary to marry him.
- Tom sonunda Mary'nin onunla evlenmesini isteme cesaretini topladı.
He mustered up his courage to talk to a foreigner.
- O bir yabancı ile konuşmak için cesaretini topladı.
Tom collected old coins.
- Tom eski bozuk paraları topladı.
Tom collected coffee cups.
- Tom kahve fincanlarını topladı.
Tom's hobby is collecting photos of cars.
- Tom'un hobisi araba fotoğrafları toplamaktır.
I lost interest in collecting stamps.
- Pulları toplamada ilgimi kaybetti.
Summon up your courage and tell the truth.
- Cesaretini topla ve gerçeği söyle.
The whole world is watching the summit conference.
- Tüm Dünya Zirve toplantısını izliyor.