تعريف toplamak في التركية الإنجليزية القاموس.
- pick up
Tom bent down to pick up something off the floor.
- Tom zeminden bir şey toplamak için eğildi.
- collect
We examined the following magazines to collect the data.
- Bilgi toplamak için aşağıdaki dergileri inceledik.
My hobby is collecting insects.
- Benim hobim böcek toplamaktır.
- {f} sum up
- gather
He travels about the world gathering facts about little known countries.
- O, az bilinen ülkeler hakkındaki gerçekleri toplamak için dünyayı dolaşıyor.
We went to gather strawberries.
- Çilek toplamak için gittik.
- amass
- accumulate
- aggregate
- pick
She stopped picking daisies.
- O, papatya toplamaktan vazgeçti.
Are the cherries ripe enough to pick?
- Kirazlar toplamak için yeterince olgun mu?
- cast
- (Politika, Siyaset) confiscate
- stow
- calculate a sum
- put on weight
- clear up
- put together
- rack up
- get together
- totalise
- convoke
- lay-up
- reap
- put
- pull
- ingather
- lay
- hand-pick
- fill out
- make up
- bundle
- add up
- pick-up
- round
- (Ticaret) embody
- round up
- cluster
- retract
- tidy up
- straighten
- bunch
- pool
- concentrate
- add
Adding up numbers is very uplifting.
- Sayıları toplamak çok mutlu edicidir.
It is easy to add numbers using a calculator.
- Hesap makinesi kullanarak sayıları toplamak kolaydır.
- cast up
- to put on weight, gain weight
- (for a festering pustule, wound, etc.) to come to a head, become swollen with pus
- to collect, to gather, to assemble, to gather sb/sth round; to add, to total; to amass, to accumulate; to pick, to gather sth; (ekin) to reap; to put on weight; to tidy up; to convene, to convoke
- bring together
- gather , sum
- gather up
- consolidate
- to straighten up, tidy up, pick up
- (for the sky) to become filled with rain or snow clouds, lower; (for rain or snow clouds) to gather
- (Matematik) to add, add up, total
- add together
- to convene, convoke
- assemble
- (yorgan vb.) fold down back
- to confiscate, seize
- to pick, harvest
- call in
- build
- compile
- agglomerate
- to clear (the table) (after a meal)
- to gather, collect
- congest
- congregate
- to amass, accumulate
- club
- clear away
- toplama
- addition
My boy can't do addition properly yet.
- Oğlum henüz doğru olarak toplama yapamıyor.
The addition is correct, but there is an error in your subtraction.
- Toplama doğru ama çıkarmanda bir hata var.
- toplama
- {i} collection
This house has a rainwater collection system.
- Bu evin yağmur suyu toplama sistemi var.
Dan had a garage full of collection cars.
- Dan'ın toplama arabalarla dolu bir garajı vardı.
- toplamak (asker)
- recruit
- toplamak (para)
- raise
- toplamak (para)
- collect
- topla
- gather
Maruyama Park is a place where a lot of people gather.
- Maruyama Parkı pek çok insanın toplandığı bir yerdir.
Since their first appearance on earth, men have gathered information and have attempted to pass useful ideas to other men.
- Yeryüzüne ilk çıkışından beri, insan oğlu bilgi topladı ve faydalı fikirleri diğer insanlara bildirme girişiminde bulundu.
- irin toplamak
- suppurate
- toplama
- {i} picking
Cathy stopped picking flowers.
- Cathy çiçekleri toplamayı durdurdu..
As a child, I loved picking peaches in my grandfather's garden.
- Bir çocukken dedemin bahçesinde şeftali toplamayı severdim.
- tırmıkla toplamak
- rake
- bir yerde toplamak
- centralize
- cesaret toplamak
- pluck up courage
- ilgi toplamak
- arouse interest
- iltihap toplamak
- suppurate
- imza toplamak
- collect signatures
- puan toplamak
- chalk up
- toplama
- casting-up
- toplama
- retraction
- toplama
- (Bilgisayar) addition re math. function
- toplama
- summate
- toplama
- embodying
- toplama
- totaling
- toplama
- casting
- toplama
- add
My boy can't do addition properly yet.
- Oğlum henüz doğru olarak toplama yapamıyor.
The child does not even know how to add.
- Çocuk nasıl toplama yapılacağını bile bilmiyor.
- toplama
- impoundage
- toplama
- trim
- çiçek toplamak
- pick flowers
- topla
- {f} harvest
I don't harvest your olives.
- Senin zeytinlerini toplamam.
In November, olives are harvested from the trees to make oil.
- Kasım ayında zeytinler yağı çıkarılmak üzere ağaçlardan toplanır.
- topla
- {f} summed
- topla
- make up
Sami can make up his own bed.
- Sami kendi yatağını toplayabilir.
Americans who are over sixty-five make up 12.5% of the total population.
- Altmış beşten fazla Amerikalılar toplam nüfusun% 12.5'ini oluşturuyor.
- topla
- pick
Tom picked up some pretty shells on the beach.
- Tom sahilde bazı güzel deniz kabukları topladı.
After I pick some blueberries, I make a tart.
- Biraz yaban mersini topladıktan sonra, bir pasta yaparım.
- topla
- assemble
The students assembled in the classroom.
- Öğrenciler sınıfta toplandı.
The police assembled a lot of evidence against him.
- Polis onun aleyhinde birçok kanıt topladı.
- topla
- round up
- topla
- made up
- topla
- summon up
Summon up your courage and tell the truth.
- Cesaretini topla ve gerçeği söyle.
- topla
- add up
Add up these figures.
- Bu sayıları toplayın.
These figures don't add up.
- Bu şekiller toplanmaz.
- topla
- {f} bunch
- topla
- {f} gathering
A crowd was gathering around him.
- Onun etrafında bir kalabalık toplanıyordu.
We had to postpone the gathering because of rain.
- Biz yağmur nedeniyle toplantıyı ertelemek zorunda kaldık.
- topla
- sum up
Can you briefly sum up what was said at the meeting?
- Toplantıda ne söylendiğini kısaca özetleyebilir misin?
- topla
- reunite
- topla
- {f} muster
She finally mustered up the courage to ask him for more money.
- Ondan biraz daha para istemek için sonunda cesaretini topladı.
Tom finally mustered up the courage to ask Mary out.
- Tom sonunda Mary'ye çıkma teklif etmek için cesaretini topladı.
- topla
- {f} collected
He collected a lot of stamps.
- O, çok sayıda pul topladı.
Tom has collected a great many butterflies.
- Tom pek çok kelebek topladı.
- toplama
- aggregation
- toplama
- collecting
My hobby is collecting insects.
- Benim hobim böcek toplamaktır.
He has an interest in collecting insects.
- O böcekleri toplamakla ilgileniyor.
- toplama
- accumulation
- toplama
- assemblage
- aklını başına toplamak
- (deyim) Gather oneself together
- bavul toplamak
- to pack
- bavul toplamak
- to pack one's suitcase
- kafayı toplamak
- (deyim) Overcome a confusion
- saçını toplamak
- Wear somebody's hair up
You should wear your hair up.
- semeresini toplamak
- (deyim) reap benefits of
- sofra toplamak
- Clear the table
- topla
- bunched
- toplama
- gatherıng
- toplama
- collection of
- toplama
- {i} catchment
- valiz toplamak
- Pack up
- yatak toplamak
- Make one's bed
- yatağını toplamak
- Make one's bed
- zihnini toplamak
- Focus on, concentrate, keep one's mind on
- üzerine toplamak
- clot
- aklını başına toplamak
- to come to one's senses, to get one's wits about one
- akılını başına almak/toplamak/devşirmek
- to come to one's senses
- alkış toplamak
- to be vigorously applauded, be acclaimed
- asker toplamak
- to recruit
- ayaklarını toplamak
- tuck up one's legs
- ayaklarını toplamak
- to tuck up ones legs
- bağbozumu sonrası üzüm toplamak
- glean
- bilgi toplamak
- sum up
- bir araya toplamak
- huddle
- bir araya toplamak
- huddle together
- bir araya toplamak
- to round sb/sth up
- bir bütün halinde toplamak
- embody
- bir noktada toplamak
- focus
- bir noktada toplamak
- focus on
- cerahat bağlamak/toplamak
- to fester, become pussy, become filled with pus
- cerahat toplamak
- suppurate
- cerahat toplamak
- putrefy
- cerahat toplamak
- to suppurate
- cesaret toplamak
- pick courage
- cesaretini toplamak
- take one's courage in both hands
- cesaretini toplamak
- swallow hard
- cesaretini toplamak
- to pluck up one's courage
- ceviz toplamak
- nut
- delil toplamak
- accumulate evidence
- delil toplamak
- collect evidence
- derleyip toplamak
- to tidy (up)
- derleyip toplamak
- right
- dikkat toplamak
- gather attention
- dikkatini toplamak
- rivet one's attention on
- dut toplamak
- berry
- elle toplamak
- handpick
- eteklerini toplamak
- to gather up one's skirts
- eşyalarını toplamak
- pack up
- eşyalarını toplamak
- pack
- fındık toplamak
- nut
The animals were busy collecting nuts.
- Hayvanlar fındık toplamakla meşguldü.
- gagası ile toplamak
- pick
- haber toplamak
- to gather news
- hasat sonrası kalan başakları toplamak
- glean
- hız toplamak
- pick speed
- iane toplamak
- to collect contributions (of money)
- ilgi toplamak
- to arouse interest
- ilgi toplamak
- to attract attention
- iltihap toplamak
- maturate
- imza toplamak
- to collect signatures
- inceleme için bitki toplamak
- botanize
- irin toplamak
- fester
- irin toplamak
- rankle
- irin toplamak
- gather
- irin toplamak
- (for a sore, etc.) to fester, generate pus, suppurate
- kafasını toplamak
- to collect one's thoughts
- keli körü toplamak
- to assemble a band of incompetents
- kendini toplamak
- pull oneself together
- kendini toplamak
- to pull oneself together, to bounce back
- kovanda toplamak
- hive
- kuvvetini toplamak
- to muster one's forces
- mantar toplamak
- to gather mushrooms
- mantar toplamak
- gather mushrooms
- masayı toplamak
- clear the table
- merkezde toplamak
- center
- merkezde toplamak
- centralize
- merkezde toplamak
- centre [Brit.]
- meyve toplamak
- berry
- ortalıkı toplamak
- to tidy up, put a place in order
- ortalığı toplamak
- to tidy up
- oy toplamak
- poll
- para toplamak
- whip round
- para toplamak
- collect money
- para toplamak
- have a whip round
- parsa toplamak
- to take up a collection, pass the hat
- parsa toplamak
- to pass the hat round
- parsayı başkası toplamak
- somebody else to get the benefit
- parsayı başkası toplamak
- for someone else to reap the benefits of your work (while you are left empty-handed or unrecognized)
- sağını solunu toplamak
- smarten
- sağını solunu toplamak
- smarten up
- seyirci toplamak
- gather spectators
- sipariş toplamak
- canvass
- sofrayı toplamak
- clear the table
- su toplamak
- to blister
- su toplamak
- blister
- sürüyü toplamak
- round up
- takdir toplamak
- to win general approval
- takdir toplamak
- win general approval
- taraftar toplamak
- rally supporters
- taraftar toplamak
- attract supporters
- tası tarağı toplamak
- to pack bag and baggage
- tası tarağı toplamak
- to pack up one's belongings, pack up one's traps (hurriedly)
- topla
- three-pronged pitchfork
- topla
- collecting
He has an interest in collecting insects.
- O böcekleri toplamakla ilgileniyor.
Tom isn't currently collecting unemployment benefits.
- Tom şu an işsizlik ödeneğini toplamıyor.
- topla
- sum#up