Tom Mary'yi hastaneye gitmesi için ikna etmenin zor olacağını biliyordu.
- Tom knew it was going to be tough to convince Mary to go to the hospital.
Şimdiki patronumu memnun etmek zordur.
- My immediate boss is tough to please.
Tom herkesin onun olduğunu söylediği kadar dayanıklı değil.
- Tom isn't as tough as everyone says he is.
Tom göründüğü kadar dayanıklı değil.
- Tom isn't as tough as he looks.
Atletler sadece fiziksel olarak değil fakat aynı zamanda zihinsel olarak da güçlü olmalılar.
- Athletes must be tough not only physically, but also mentally.
Devir kötü. Güçlü olmaya çalış!
- Times are tough. Try to be strong!
Tom sertleşebilir, eminim.
- Tom can hang tough, I am sure.
Sert bir adam gibi davranıyor.
- He acts like a tough guy.
Devir kötü. Güçlü olmaya çalış!
- Times are tough. Try to be strong!
Atletler sadece fiziksel olarak değil fakat aynı zamanda zihinsel olarak da güçlü olmalılar.
- Athletes must be tough not only physically, but also mentally.
Nasılsın? Çok kötü değil.
- How's it going? Not too bad.
Buradan ayrılacak olmanız çok kötü.
- It's too bad that you are leaving here.
Ne yazık ki Tom ne yapacağını bize göstermek için burada değil.
- Too bad Tom isn't here to show us what to do.
Ne yazık, bu sene tatile çıkamayacaksınız!
- It's too bad that you won't be able to take a holiday this year!
You can't come to the party? Too bad.
Too bad you can't come to the party.