too bad

listen to the pronunciation of too bad
الإنجليزية - التركية
çok kötü

Nasılsın? Çok kötü değil. - How's it going? Not too bad.

O çok kötü, lütfen kendine dikkat et. - That's too bad. Please take care of yourself.

Ne yazık!

Ne yazık ki Tom ne yapacağını bize göstermek için burada değil. - Too bad Tom isn't here to show us what to do.

Ne yazık, gelemiyorsun. - It's too bad that you couldn't come.

(deyim) ne yazık,vah vah
tough
zor

Onlar aynı derecede zor taleplerde bulundular. - They made equally tough demands.

O, başlangıçta zor olacak, fakat her şey başlangıçta zordur. - At the beginning it'll be tough, but everything's tough at the beginning.

tough
{s} dayanıklı

Eşekler dayanıklı hayvanlardır. - Donkeys are tough animals.

Tom herkesin onun olduğunu söylediği kadar dayanıklı değil. - Tom isn't as tough as everyone says he is.

it is too bad
(Konuşma Dili) çok kötü
tough
pişkince
tough
külhanbeyi
tough
sert (kösele vb)
tough
abanoz gibi
tough
uzayabilir
tough
direşken
tough
tok
not too bad
şöyle böyle
tough
haşin
tough
güçlü

Devir kötü. Güçlü olmaya çalış! - Times are tough. Try to be strong!

Atletler sadece fiziksel olarak değil fakat aynı zamanda zihinsel olarak da güçlü olmalılar. - Athletes must be tough not only physically, but also mentally.

tough
talihsiz
tough
{s} sert

Sert bir adam gibi davranıyor. - He acts like a tough guy.

Tom sertleşebilir, eminim. - Tom can hang tough, I am sure.

tough
berbat
tough
güç

Atletler sadece fiziksel olarak değil fakat aynı zamanda zihinsel olarak da güçlü olmalılar. - Athletes must be tough not only physically, but also mentally.

Devir kötü. Güçlü olmaya çalış! - Times are tough. Try to be strong!

tough
katı
tough
kart
that's too bad
Bu çok kötü
it is just too bad
(deyim) 1.cok yazik oldu ,cok kotu oldu 2.(alayli) derdine yan
it is too bad of someone
(deyim) dogru degil ,bu kadari fazla
it's too bad of somebody
bu kadarı fazla
it's too bad of somebody
doğru değil
that is just too bad
(deyim) 1.cok yazik oldu ,cok kotu oldu 2.(alayli) derdine yan
tough
(isim) kabadayı, sert kimse
tough
(sıfat) sert, sağlam, zorlu, çetin, dayanıklı, baş belâsı
tough
{i} sert kimse
الإنجليزية - الإنجليزية
That's a pity; that's unfortunate

You can't come to the party? Too bad.

It is unfortunate that

Too bad you can't come to the party.

deserving regret; "regrettable remarks"; "it's regrettable that she didn't go to college"; "it's too bad he had no feeling himself for church"
shameful; regrettable, unfortunate
too bad, so sad
An expression of mock sympathy

Parents will have to be told what they need and then informed that, too bad, so sad, the needed service will not be developed until their child is too old for it anyway.

too bad!
what a shame!
too bad!
tough
too bad
المفضلات