together, simultaneously; along with

listen to the pronunciation of together, simultaneously; along with
الإنجليزية - التركية

تعريف together, simultaneously; along with في الإنجليزية التركية القاموس.

at the same time
aynı zamanda

Geriye dönüp baktığında, Tom her iki kız kardeşle aynı zamanda flört etmemesi gerektiğini anladı. - In retrospect, Tom realized he shouldn't have been dating both sisters at the same time.

Fahrenheit, termometreyi bulan Alman bir mucittir. Aynı zamanda onun ismi bir sıcaklık birimine verilmiştir. - Fahrenheit is a German inventor who invented the thermometer. At the same time, his name is given to a unit of temperature.

at the same time
bununla birlikte
at the same time
bununla beraber
at the same time
aynı anda

Tom ve Mary her ikisi de aynı anda konuşmaya başladı. - Tom and Mary both started talking at the same time.

Binadaki herkes aynı anda çıkışa yöneldi. - Everybody in the building headed for the exits at the same time.

at the same time
yine de
الإنجليزية - الإنجليزية
at the same time
together, simultaneously; along with
المفضلات