Tom komşusuyla bir kuyuyu paylaştı.
- Tom shared a well with his neighbor.
Orijinalde su kuyusu anlamına gelen hutong sözcüğü, Moğol dilinden yaklaşık 700 yıl önce gelmiştir.
- The term hutong, originally meaning water well, came from the Mongolian language about 700 years ago.
Bakır elektriği iyi iletir.
- Copper conducts electricity well.
Bu makas iyi kesmiyor.
- These scissors don't cut well.
O bu işe başladığından beri oldukça iyi durumda.
- He has been well off since he started this job.
Tom hâlâ iyi durumda.
- Tom is still doing well.
Bu petrol kuyusu beni zengin edecek.
- This oil well is going to make me rich.
Bu petrol kuyusu günde 100 varilden daha fazla üretiyor.
- This oil well produces more than 100 barrels per day.
Mariko İngilizceyi güzel konuşur.
- Mariko speaks English well.
Güzel, gece çok uzun, değil mi?
- Well, the night is quite long, isn't it?
Hasta da olsa sağlıklı olsa o her zaman mutludur.
- Whether sick or well, she is always cheerful.
Spor hem zihni hem bedeni sağlıklı yapar.
- Sports make us healthy in mind as well as in body.
O, evliliğinde her şeyin iyi olmadığını ima etti.
- He intimated that all is not well in his marriage.
Kafamda çok şeyler olduğu için dün gece iyi uyuyamadım.
- I couldn't sleep well last night because there were lots of things on my mind.
Pekala, evet, fakat herhangi birinin bilmesini istemiyorum.
- Well, yes, but I don't want anyone to know.
Pekala, ben sadece tost ve kahve alacağım.
- Well, I'll only take toast and coffee.
Şimdilik her şey yolunda gidiyor.
- As yet, everything has been going well.
Şimdiye kadar her şey yolunda gidiyor.
- So far everything has been going well.
Maskeler sarı kum tozunu,polenlerden dahada küçük,ne kadar iyi engelleyebilir?Sanırım o polenden oldukça daha fazla bir baş belasıdır.
- Just how well can masks block the, even smaller than pollen, yellow sand dust? I think it much more of a nuisance than pollen.
O, Japonya tarihine iyice aşina oldu.
- He got well acquainted with the history of Japan.
Tamamen NTT'ye ait şirket, iyi kazanıyor.
- The company, wholly owned by NTT, is doing well.
Tom tamamen iyi bir şekilde anlayabiliyor.
- Tom can understand perfectly well.
O günlerde ailemin hali vakti yerindeydi.
- My family was well off in those days.
Dediklerine göre ev sahibinin zamanında hali vakti yerindeymiş.
- They say the landlord used to be well off.
Mary her zaman bakımlı ve modaya uygun olarak giyimlidir.
- Mary is always well-groomed and fashionably dressed.
Peki Tom, bugün senin şanslı günün.
- Well, Tom, today is your lucky day.
Annem İngilizce'yi çok iyi konuşamaz.
- My mom doesn't speak English very well.
Bu kravat sana çok iyi uyuyor.
- That tie suits you very well.
Öyleyse, birisinin hatasını düzeltmekte geç kalmak diye bir şey yoktur.
- Well, there's no such thing as being too late to correct one's faults.
Peki, öyleyse, yapmamı istiyorsan onu yaparım.
- Well, then, if you want me to I'll do it.
Almadan önce arabayı iyice incelemelisin.
- You should inspect the car well before you buy it.
O, Japonya tarihine iyice aşina oldu.
- He got well acquainted with the history of Japan.
Tom sorunun tamamen farkındadır.
- Tom is well aware of the problem.
Onun ailesi tamamen çok iyidir.
- His family are all very well.
Tom hâlâ iyi durumda.
- Tom is still doing well.
O bu işe başladığından beri oldukça iyi durumda.
- He has been well off since he started this job.
Peki, hangi sporları seversin?
- Well, what sports do you like?
Peki, belirsizliğin ekonomik faturası ne olacak?
- Well, what about the economic price to be paid due to uncertainty?
O oldukça güzel söyledi.
- She sang pretty well.
O bu işe başladığından beri oldukça iyi durumda.
- He has been well off since he started this job.
He does his job well.
On leaving the operating table it is well to put the patient in a bed previously warmed and supplied with hot cans.
Hey, you should've seen it, it was well good.
Blood welled from the wound.
Her eyes welled with tears.
It was a bit...well...too loud.
They're having a special tonight: $1 wells.
B: Well, I guess we're sleeping under the stars tonight.
A well done steak.
I really don't feel good.
- I really don't feel well.
Tom doesn't look so good.
- Tom doesn't look too well.
I hope this letter finds you in good health.
- I hope this letter finds you well.
... Well, they're all thinkers. ...
... And then there's well people, who-- ...