Bebeğiniz pişiklere eğilimli ise, bebeğinizin altını temizledikten sonra bebek bezi kremi, toz veya vazelin uygulamak isteyebilirsiniz.
- If your baby is prone to rashes, you may want to apply diaper cream, powder, or petroleum jelly after cleaning your baby's bottom.
İsviçre, çok güzel bir ülkedir ve ziyaret edilmeye değerdir.
- Switzerland is a very beautiful country and well worth visiting.
Yakın bir gelecekteki senin ziyaretini gerçekten dört gözle bekliyorum.
- I really look forward to your visit in the near future.
Büyük şehirleri ziyaret etmekten hoşlanmam.
- I don't like visiting big cities.
Doğduğu ülkeyi ziyaret etmek için ara sıra tatillerden faydalandı.
- He availed himself of the 'off-and-on' holidays to visit his native country.
Başvurmak için bizzat gitmelisin.
- In order to apply, you have to go in person.
Bir iş için başvurmak istiyorum.
- I'd like to apply for a job.
Tom, Kuzey Kutbu'nda Santa Claus'u ziyarete gitmek istediğini söyledi.
- Tom said that he wanted to go visit Santa Claus at the North Pole.
Kız arkadaşımı ziyarete gitmek için bazen otobüse binerim.
- Sometimes I take a bus to visit my girlfriend.
Şirketimize ziyarette bulunmak için zaman ayırdığınız için size teşekkürler.
- Thank you for taking the time out to pay a visit to our company.
Bana sürekli bahsedip durduğu şu apartmanı gerçekten gidip görmek istiyorum.
- I'd so love to visit that apartment he always keeps telling me about.
Sadece yerli Amerikalıları görmek için Amazon ormanını ziyaret etmek istiyorum.
- I want to visit the Amazon forest just to see Native Americans.
Yasa bu durumda uygulanmaz.
- The law doesn't apply to this case.
İyi bir sonuç için iki tabaka boya uygula.
- Apply two coats of the paint for a good finish.
Çin'e gittiğim en son zaman, Şangay'ı ziyaret ettim.
- The last time I went to China, I visited Shanghai.
Kore'yi ziyaret etmek istiyorum.
- I want to visit Korea.
Tom'un bir ziyaret için uğramak isteyip istemediğini göreceğiz.
- I'll see if Tom wants to come over for a visit.
Bir fincan kahve içerken onunla sohbet etti.
- He visited with her over a cup of coffee.
Sami ziyaretçilerle sohbet etti.
- Sami chatted to the visitors.
I'm just visiting for the day.
... don't visit it enough. ...
... pages they want to go and visit. ...