Sığırlarının serbestçe başıboş gezinmelerine izin vermemeleri teşvik edildi.
- They were encouraged not to let their cattle roam freely.
Bu haydut isyancılar dünyada dolaşmayı hak etmiyorlar.
- Those rogue rebels do not deserve to roam the Earth.
Bir Japon erkek çocuğun rüştüne varır varmaz evini terk etmesi ve macera arayışı içinde kara yoluyla dolaşması gerekliliği eski zamanlarda gelenekti.
- It was the custom in old times that as soon as a Japanese boy reached manhood he should leave his home and roam through the land in search of adventures.