to unite; to join; to combine

listen to the pronunciation of to unite; to join; to combine
الإنجليزية - التركية

تعريف to unite; to join; to combine في الإنجليزية التركية القاموس.

piece
{i} tane

Kahvaltı için iki tane tost ve üç yumurta yedim. - I ate three eggs and two pieces of toast for breakfast.

O, keki altı parçaya kesti ve çocuklardan her birine bir tane verdi. - She cut the cake into six pieces and gave one to each of the children.

piece
{i} taş (dama)
piece
{i} eser

Bu müzik eseri dört hareketten oluşur. - This musical piece is composed of four movements.

Baba! Bu güzel sanat eserini nasıl anlayamıyorsun? - Dad! How can you not understand this beautiful piece of art?

piece
{i} kırıntı
piece
{i} kısa mesafe
piece
kalıp
piece
(Askeri) tek silah
piece
(Satranç) piyadeden yüksek taş
piece
parça

Lütfen cevabı bu kâğıt parçasına yazınız. - Please write the answer on this piece of paper.

Bana iki parça tebeşir ver. - Give me two pieces of chalk.

piece
(isim) parça, tane, bir parça, eser, kırıntı, piyes, iş, tüfek, kısa mesafe, kısa süre, taş (dama), piyondan büyük taş, madeni para
piece
{i} oyun, piyes
piece
{i} satranç piyadeden yüksek taş
piece
(fiil) yamalamak, parça koymak, eklemek, birleştirmek, parçalarını eklemek
piece
(Askeri) TEK SİLAH; TOP: Herhangi bir ateşli silah. Bir topçu silahı, bir makineli tüfek veya bir piyade tüfeğine bu isim verilir
piece
{f} eklemek
piece
{i} örnek
piece
{i} dama taşı
piece
parçalarını bir araya getirerek tamir etmek
piece
{f} parçalarını eklemek
piece
{i} parça, kısım, bölüm
الإنجليزية - الإنجليزية
piece
to unite; to join; to combine
المفضلات