Yakalandı ve duruşma için tutuldu.
- He was captured and held for trial.
Duruşma için ABD'ye götürüldü.
- He was taken to the United States for trial.
Dün gece ipek ve ince kumaş hakkında ya da eşitlik ve adil yargılama hakkında bir rüya gördüm.
- I dreamt a dream last night, about silk and fine cloth or about equality and fair trial.
Polis onu yargılamadı.
- The police didn't put him on trial.
Deneme yanılma, ilerleme adına çok ehemmiyetlidir.
- Trial and error is essential to progress.
Deneme yanılma yoluyla doğru cevabı buldu.
- Through trial and error, he found the right answer by chance.
Tom'un testi ne zamandı?
- When was Tom's trial?
The team trialled a new young goalkeeper in Saturday's match, with mixed results.