to traverse; to travel over or through

listen to the pronunciation of to traverse; to travel over or through
الإنجليزية - التركية

تعريف to traverse; to travel over or through في الإنجليزية التركية القاموس.

journey
{i} seyahat

Bir kitap okumak bir seyahat ile kıyaslanabilir. - Reading a book can be compared to making a journey.

Seyahatimi Sendai'den Aomori'ye kadar genişlettim. - From Sendai I extended my journey to Aomori.

journey
{i} yolculuk

O, Paris'e bir yolculuk yaptı. - He made a journey to Paris.

Ne keyifli bir yolculuk yaptık! - What a pleasant journey we had!

journey
{i} gezi

Gelecek ay geziye çıkıyoruz. - We are going on a journey next month.

Gezinin amacı, büyükanneyi ziyaret etmekti. - The object of the journey was to visit Grandma.

journey
(Havacılık) seyaha

Gerard de Nerval Doğuya Seyahat'i yazdı. - Gérard de Nerval wrote Journey to the East.

O, ne zaman bir seyahatten geri gelse, kızı için bir hediye getirir. - Whenever she comes back from a journey, she brings a gift for her daughter.

journey
gezilip hava alınacak yer
journey
yolculuk yapmak
journey
{f} seyahat et
journey
seyahat sefer
journey
{i} sefer
journey
{i} mesafe
journey
undertake a journey uzun bir yolculuğa hazırlanıp çıkmak
journey
(fiil) seyahat etmek, geziye çıkmak
journey
{f} geziye çıkmak

Ben mümkünse dünyanın etrafında bir geziye çıkmak istiyorum. - I want to go on a journey around the world if possible.

journey
{i} yol

O, yolculuk sırasında kaybettiği yüzüğü buldu. - She found the ring that she had lost during the journey.

Önümüzdeki ay bir yolculuğa çıkacağız. - We are going on a journey next month.

journey
{f} yolculuk etmek
journey
{i} seyir
الإنجليزية - الإنجليزية
journey
to traverse; to travel over or through
المفضلات