Yokohama'ya varmak iki saatimi aldı.
- It took me two hours to get to Yokohama.
İstasyona erken varmak için çaba harcadı.
- He made an effort to get to the station early.
Adaya ulaşmak onlar için zordu.
- It was hard for them to get to the island.
Tom çatıya ulaşmak için merdivene tırmandı.
- Tom climbed up a ladder to get to the roof.
Çalışmaya başlamak zorundayım.
- I have to get to work.
İşe başlamak istiyorum.
- I want to get to work.
He's refusing to testify. I think the Mob got to him.