O ne zaman buraya gelse, aynı yemeği sipariş eder.
- Whenever he comes to this place, he orders the same dish.
Sen burda bir öğrenci değil misin?
- Aren't you a student here?
Onlar bir saattir burdalar.
- They have been here for an hour.
Burası sen gittiğinden beri aynı değil.
- This place has not been the same since you left.
Tanrım, burası kocaman!
- God, this place is huge!
Bana bunda yardım etmek için burada olmana memnun oldum.
- I'm glad you're here to help me with this.
Peki bundan sonra ne olacak?
- Where do we go from here?
lütfen burayı imzalar mısınız?
- Could you sign here, please?
Lütfen burayı imzalayın.
- Please sign your name here.
İşte onun yaşadığı ev.
- Here's the house where he lived.
İşte sizin için biraz haber.
- Here's some news for you.
Lütfen değerli şeyleri burada bırakmayın.
- Please don't leave valuable things here.
Siz burada bir öğretmen misiniz yoksa bir öğrenci misiniz?
- Are you a teacher or a student here?
Hiçbir terbiyeli insan o yere gitmez.
- No decent people go to that place.
Biz o yere hiç gitmedik.
- We've never been to that place.
Buraya taşındığımızdan beri beş yıl geçti.
- It is five years since we moved here.
Dün buraya koyduğum kitaba ne oldu?
- What happened to the book I put here yesterday?
Hey, hemen buraya gelebilir misin?
- Hey, could you come up here right away?
Hey, lütfen bana burada yardım eder misin?
- Hey, could you give me a hand over here, please?
... future so that once we make this reform, we're not back in the same place in just a few years. ...
... University for their hospitality. The next and final debate takes place Monday ...