O ne zaman buraya gelse, aynı yemeği sipariş eder.
- Whenever he comes to this place, he orders the same dish.
Afedersiniz ,Downing sokağına burdan nasıl ulaşırım?
- Pardon me, how do I get to Downing Street from here?
Onlar bir saattir burdalar.
- They have been here for an hour.
Burası çok değişmedi.
- This place hasn't changed much.
Burası sen gittiğinden beri aynı değil.
- This place has not been the same since you left.
Üç aydır buradayım ve şimdiye kadar bundan hoşlandım.
- I've been here three months, and so far I've enjoyed it.
Peki bundan sonra ne olacak?
- Where do we go from here?
Hazine için orayı burayı kazdılar.
- They dug here and there for treasure.
Guguk kuşları burayı ilkbaharda ziyaret ederler.
- Cuckoos visit here in spring.
İşte sizin için biraz haber.
- Here's some news for you.
İşte e-posta adresim.
- Here's my email address.
Yarın ben burada olacağım.
- I will be here tomorrow.
Siz burada bir öğretmen misiniz yoksa bir öğrenci misiniz?
- Are you a teacher or a student here?
Hiçbir terbiyeli insan o yere gitmez.
- No decent people go to that place.
Biz o yere hiç gitmedik.
- We've never been to that place.
Buraya taşındığımızdan beri beş yıl geçti.
- It is five years since we moved here.
Arabanızı buraya park edemezsiniz.
- You can't park your car here.
Hey, burada ne oluyor.
- Hey, what's going on here?
Hey, sen burada ne yapıyorsun?
- Hey, what are you doing here?
... To get enough of the right material in the right place all at once ...
... China is no longer the world's number one place to invest america's ...