O, gerçeği öğrendiğinde, ona büyük sürpriz oldu.
- Great was her surprise when she knew the fact.
Onun birden istifade etmiş olması, bizim için büyük sürpriz.
- To our great surprise, he suddenly resigned.
Tom'u şaşırtmak zordur.
- It's hard to surprise Tom.
Onları şaşırtmak istedim.
- I wanted to surprise them.
Tom şaşkınlıktan yakalandı.
- Tom was caught by surprise.
O, şaşkınlıkla bana baktı.
- He looked at me in surprise.
Tom'a sürpriz yapmak istedim.
- I wanted to surprise Tom.
Ona sürpriz yapmak istiyorum.
- I want to surprise him.
Bu beklenmedik bir sürpriz.
- This is an unexpected surprise.
Sizden bir hediye almak beklenmedik bir sürprizdi.
- Receiving a gift from you was an unexpected surprise.
Tom tamamen hayret etmiş değildi.
- Tom wasn't totally surprised.
Sana hayret ediyorum.
- I'm surprised at you.
Onun sözleri beni şaşırttı.
- His words surprised me.
Onun sessizliği beni şaşırttı.
- Her silence surprised me.
Ordumuz kırallığa baskın yaptı.
- Our army took the kingdom by surprise.
The surprise attack was devastating.
Imagine my surprise on learning I owed twice as much as I thought I did.
He doesn't surprise easily.
It surprises me that I owe twice as much as I thought I did.
... So it's no surprise that the abandonment rate of shopping ...
... We have a surprise for you, which you can tell there are ...