Ona yürekten teşekkür ettim.
- I thanked him from the bottom of my heart.
O, yürek parçalayan bir hikaye idi.
- It was a heartbreaking story.
O Pablo ile evleneceğini açıkça ilan ettiğinde, neredeyse büyük annesine kalp krizi geçirtecekti , halasının gözlerini yuvasından fırlattıracaktı fakat küçük kız kardeşi gururla baktı.
- When he openly declared he would marry Pablo, he almost gave his grandmother a heart attack and made his aunt's eyes burst out of their sockets; however, his little sister beamed with pride.
Tom kırık bir kalpten öldü.
- Tom died of a broken heart.
Yüzme havuzlarında, su sürekli olarak filtrelerden pompalanır.
- In swimming pools, water is continuously pumped through a filter.
Bu pompayı nasıl kullanacağımı bana gösterir misiniz?
- Could you show me how to use this pump?
O Pablo ile evleneceğini açıkça ilan ettiğinde, neredeyse büyük annesine kalp krizi geçirtecekti , halasının gözlerini yuvasından fırlattıracaktı fakat küçük kız kardeşi gururla baktı.
- When he openly declared he would marry Pablo, he almost gave his grandmother a heart attack and made his aunt's eyes burst out of their sockets; however, his little sister beamed with pride.
Tom kırık bir kalpten öldü.
- Tom died of a broken heart.
Gözden ırak olan, gönülden ırak olur.
- Far from eye far from heart.
O canı gönülden yaptı.
- He put all his heart and soul into it.
Sana söyleyecek cesaretim yoktu.
- I didn't have the heart to tell you.
Cesaretini kaybetme, Tom.
- Don't lose heart, Tom.
Bende kupa valesi var.
- I've got the jack of hearts.
Benim bir kupa kızım var.
- I've got a queen of hearts.
Gitmek istediğin her yere seni götüreceğim ve canının istediği her şeyi sana alacağım.
- I'll take you wherever you want to go and buy you whatever your heart desires.
Dan'in kalbi durdu ama doktorlar onu canlandırmayı başardılar.
- Dan's heart stopped but doctors managed to revive him.
Bende korkunç mide yanması var.
- I have horrible heartburn.
Bu, korkaklara göre değil.
- It's not for the faint of heart.
Çok sayıda destek mektubu üzgün kalbimi rahatlattı.
- Many letters of encouragement refreshed my sad heart.
Çok üzgündü ve kendini astı.
- He was heartbroken and hanged himself.
I heart you (I love you).
Kalbini aç; güzel aşk cümleleri yaz!
- Open your heart; write beautiful love sentences!
Sadece aşk kalbini kırabilir.
- Only love can break your heart.
Köy halkı suyu kuyudan elle pompalamak zorundaydı.
- The village people had to pump water from the well by hand.
Kalbin işlevi kan pompalamaktır.
- The function of the heart is to pump blood.
O dans ayakkabıları giyiyordu.
- She was wearing pumps.
Topuklu ayakkabılarda yüksek fiyatlar hakkında bir sürü şikayetler vardı.
- There have been a lot of complaints about the high prices at the pumps.
At last she spoke in a low voice, hesitating slightly, nevertheless going with incisive directness into the very heart of the problem.
The further we delve into this story, the more convinced we become of one thing: We heart the Goss.
We provided a lot of brains and a lot of heart to the response when it was needed, says Sandra Sanchez, director of AFSC's Immigrants' Voice Program in Des Moines.
Aw. Thank you. The Cherub kissed the air between them and sent a small cluster of tiny red hearts at her.
... But it's with a heavy heart I answer that question, but ...
... like heart failure and kidney failure. ...