to the end.

listen to the pronunciation of to the end.
الإنجليزية - التركية

تعريف to the end. في الإنجليزية التركية القاموس.

through
yoluyla

Deneme yanılma yoluyla doğru cevabı buldu. - Through trial and error, he found the right answer by chance.

Bilimsel çalışmalar yoluyla bu kayaların yaşını belirlemek olanaklıdır. - It is possible to determine the age of these rocks through scientific studies.

through
baştan sona

Tom Mary'yi onun işini baştan sona incelerken yakaladı. - Tom caught Mary snooping through his stuff.

Sadece bunu baştan sona konuşalım. - Let's just talk this through.

all the way
her şekilde
through
aktarmasız
through
orasında burasında
through
arasında (bir gürültünün)
through
rağmen (bir gürültüye)
to the end
ilanihaye
through
(Tıp) Vasıtasiyle, yolu ile
through
doğru

Zamana bağlı bir toplumda zaman lineer olarak görülür-yani geçmişten şimdiki zamana ve geleceğe doğru uzanan düz bir çizgi olarak. - In a time-bound society time is seen as linear- in other words as a straight line extending from the past, through the present, to the future.

Adam Tom'a baktı, sonra sahne kapısından dışarı karanlık Londra caddesine doğru gözden kayboldu. - The man looked at Tom, then vanished through the stage door out into the dark London street.

through
-e kadar
to the end
sonuna kadar

Sonuna kadar görevi taşımalısın. - You must carry the task through to the end.

O sonuna kadar elinden geleni yaptı. - He did his best to the end.

through
sonuna

Sonuna kadar görevi taşımalısın. - You must carry the task through to the end.

through
başından sonuna kadar
through
bitirmiş
through
içeriye

Tom tekrar kapıdan içeriye yürüdü. - Tom walked back in through the door.

Tom içeriye arka kapıdan geldi. - Tom came in through the back door.

through
süresince

O, gece süresince çalıştı. - He worked through the night.

end.
sonu
through
(İnşaat) içinden, sona ermiş
through
(Yeni Sözcükler) boyunca

Köpek bütün gece boyunca havlamayı sürdürdü. - The dog kept barking all through the night.

O gün boyunca İngilizce duyar. - She hears English all through the day.

all the way
başından sonuna kadar
all the way
yol boyunca

Tom Mary'yi bütün yol boyunca istasyona kadar kovaladı. - Tom chased Mary all the way to the station.

Tren o kadar kalabalıktı ki ben bütün yol boyunca ayakta durmak zorunda kaldım. - The train was so crowded that I had to keep standing all the way.

all the way
tamamen
الإنجليزية - الإنجليزية
all the way
through

He said he would see it through.

to end.
break

The forecast says the hot weather will break by midweek.

to the end.

    الواصلة

    to the end

    فيديوهات

    ... at the end of the tulip garden two of them are particularly charming ...
    ... toward the end it was like, I don't even know where ...
المفضلات