Doğu ülkelerinin kültürlerinin öğrenimini yaptı.
- He has studied the cultures of Eastern Countries.
O tür tapınak bütün Orta Doğuyu, özellikle Mısır'ı etkiledi.
- That type of temple influenced all of the Middle East, mainly Egypt.
Rüzgar doğuya doğru esiyor.
- The wind is blowing east.
Onlar doğuya doğru seyahat etti.
- They travelled eastwards.
Onun şehirden ayrıldığını ve doğuya taşındığını duydum.
- I heard that he left town and moved east.
Bir nehir şehri doğuya ve batıya ayırır.
- A river separates the city into east and west.
Habarovsk, Rus Uzak Doğusu'nun en büyük şehirleri arasındadır.
- Khabarovsk is among the largest cities of the Russian Far East.
Berlin duvarı Doğudaki Almanların Batıya kaçmasını engellemek için inşa edilmiştir.
- The Berlin wall was built to prevent East Germans from fleeing to the West.
I remember a hearty welcome; a prodigious supper, which would have fed a whole village in the East.
... I love those East Coast girls because they have ...
... ln the Middle East, we have this remarkable convergence ...