Böyle gergin olmaya gerek yok.
- There's no need to be that tense.
Uçağa binmeden önce her zaman gergin olurum.
- I am always tense before I get on an airplane.
Mary odada iken, Tom her zaman gergin hissettiğini söylüyor.
- Tom says that he always feels tense when Mary is in the room.
Bu fiil geniş zamanda hangi takıları alır?
- Which endings does this verb have in the present tense?
Tom'un patronuyla buluşması gerilimli idi.
- Tom's meeting with his boss was very tense.
Dört çarpı beş yirmidir.
- Four times five is twenty.
Beş çarpı iki ona eşittir.
- Five times two equals ten.
O zaman Japonya'da hiç demir yolu yoktu.
- There were no railroads at that time in Japan.
Sanırım hoşça kal dememin zamanıdır.
- I think it's time for me to say goodbye.
Mary odada iken, Tom her zaman gergin hissettiğini söylüyor.
- Tom says that he always feels tense when Mary is in the room.
Washington'daki atmosfer çok gergin oldu.
- The atmosphere in Washington became very tense.
Hükümetin mali durumu sıkıntılı.
- The government's financial situation is tense.
Oda uzun süredir boş.
- The room has been empty for a long time.
Eğer bir süre evden uzak olursam, posta servisini bırakacağım.
- If I'm away from home for a period of time, I will stop mail delivery.
Uzun süredir ondan ilk kez bir çağrı aldım.
- I had a call from her for the first time in a long time.
Eski çağlarda tuz az bulunan ve maliyetli bir metaydı.
- Salt was a rare and costly commodity in ancient times.
Dün akşam iyi bir vakit geçirdim.
- I had a good time last evening.
O, yarın bu vakitte Londra'da olacak.
- He will be in London at this time tomorrow.
Bazıları yalnızca zaman geçsin diye kitap okurlar.
- Some read books just to pass time.
Ne zaman geri döneceksin?
- What time will you be back?
Tom'un patronuyla buluşması gerilimli idi.
- Tom's meeting with his boss was very tense.
The basic tenses in English are present, past, and future.
... BEHIND ME IS THE SCENE OF A TENSE DOWNTOWN STAND-OFF. ...