Onun işi İngilizce öğretmektir.
- Her job is to teach English.
Bay Davis Japonya'ya İngilizce öğretmek için mi geldi?
- Did Mr Davis come to Japan to teach English?
Öğretmekten çok yoruldum.
- I am very tired from teaching.
İnsanoğlunun tarih derslerinden çok şey öğrenmemesi tarihin öğretmek zorunda olduğu tüm derslerin en önemlisidir.
- That men do not learn very much from the lessons of history is the most important of all the lessons that history has to teach.
Tom Mary'ye bir ders vermek istedi.
- Tom wanted to teach Mary a lesson.
Bir ders vermek için onu öldürdüm. O çok konuşuyor. Bir dahaki sefere sözlerini kendisine saklayacak.
- I killed him to teach him a lesson. He talks too much. Next time he will keep his words to himself.
Hayallerimden biri İzlandaca öğrenmek.
- One of my dreams is to learn Icelandic.
Yabancı dil öğrenmek zordur.
- It's hard to learn a foreign language.
Tom öğretmenlik yapmaktan sıkıldı ve yeni bir iş aradı.
- Tom became bored with teaching and he looked for a new job.
Tom öğretmenlik yapmak için Boston'a gitti.
- Tom has gone to Boston to teach.
Fransızca öğrenmek istiyorum.
- I want to learn French.
Yabancı dil öğrenmek zordur.
- It's difficult to learn a foreign language.
Sizin bir öğretmen olduğunuzu biliyorum.
- I know that you're a teacher.
Siz burada bir öğretmen misiniz yoksa bir öğrenci misiniz?
- Are you a teacher or a student here?
Boston'daki erkek kardeşim öğretmen olmak için öğrenim görüyor.
- My brother in Boston is studying to become a teacher.
Öğretmen onun yok olduğunu göstermek için onun adının yanına bir işaret koydu.
- The teacher put a mark next to his name to show that he was absent.
Yabancı dil öğrenmek zordur.
- It's difficult to learn a foreign language.
Yabancı dil öğrenmek zordur.
- It's hard to learn a foreign language.
Şiiri ezberlemek bir saatimi aldı.
- It took me an hour to learn the poem by heart.
Dil öğrenmenin en zor kısmı kelime bilgisini ezberlemektir.
- The hardest part of learning a language is knowing the vocabulary by heart.
That'll learn him to bust my tomater.
It's difficult to teach people what they're not willing to learn.
- It's difficult to teach people what they are unwilling to learn.
It's difficult to teach people what they are unwilling to learn.
- It's difficult to teach people what they're not willing to learn.
Than Sir Launcelot armed hym and toke his horse, and so he was taughte to the abbey.
She used to teach at university.
... What we do is teach how individuals should be safe ...
... And for me, I just wanted to teach girls how to feel better ...