Önemli olan oyunda kazanmak değil, oyunun içinde yer almak.
- The important thing is not to win the game, but to take part in it.
Şirketimiz o araştırma projesinde yer almak istiyor.
- Our company wants to take part in that research project.
Ben şahsen oyuna katılmak istiyorum.
- For myself, I would like to take part in the game.
Tom diğer çocuklarla oyunlara katılmayacak kadar çok utangaçtır.
- Tom was too shy to take part in games with the other boys.
Tom törene katılmak istemiyor.
- Tom doesn't want to take part in the ceremony.
Eğer mümkün olursa, bir sonraki toplantıya katılmak istiyorum.
- If it's at all possible, I'd like you to take part in the next meeting.
Here indeed, perhaps, by rule of antagonisms, may be the place to mention that, after King Richard’s return, there was a liberty of tourneying given to the fighting men of England.