to swell and become protuberant, like the belly; to bulge

listen to the pronunciation of to swell and become protuberant, like the belly; to bulge
الإنجليزية - التركية

تعريف to swell and become protuberant, like the belly; to bulge في الإنجليزية التركية القاموس.

belly
{i} karın
belly
göbek

Son zamanlarda top gibi bir göbek büyütüyorum. Bu orta yaş olmalı. - Lately, I've been growing a pot belly. It must be middle age...

O bir göbek dansçısı. - She's a belly dancer.

belly
{i} mide

Onun midesine vurdum. - I hit him in the belly.

Midesi dolu olan bir insan kimsenin aç olduğunu düşünmez. - A man with a full belly thinks no one is hungry.

belly
karnı

Tom hamile karısının karnına elini koydu. - Tom put his hand on his pregnant wife's belly.

Tom gömleğini yukarı kaldırdı ve karnını açtı. - Tom lifted up his shirt and exposed his belly.

belly
böğür
belly
{f} sızlanmak
belly
{f} şikâyet etmek
belly
{i} iştah
belly
{f} şişmek
belly
bellyache i
belly
anat
belly
rahim
belly
{f} yakınmak
belly
{i} telli çalgının ön kısmı
belly
keman veya benzeri bir sazın ön kısmı
belly
sızlanış
الإنجليزية - الإنجليزية
belly
to swell and become protuberant, like the belly; to bulge
المفضلات