Onların onun etrafını çevirdiğini gördüm.
- I saw them surrounding him.
Polisler binayı çevirdi.
- The police have surrounded the building.
Sabaha kadar düşman ordusunun kampı kuşatılmıştı.
- Until the morning, the camp of the enemy army was surrounded.
Askerler köyü kuşattı.
- The soldiers surrounded the village.
İngiliz dili bir deniz gibi etrafımızı sarıyor.
- The English language surrounds us like a sea.
Onların onun etrafını çevirdiğini gördüm.
- I saw them surrounding him.
Kısa sürede yeni çevreye alıştı.
- He soon got used to the new surroundings.
Müzik hayatımızı hava gibi çevreler.
- Music surrounds our lives like air.
and this way they get rid of those grand and stubborn opinions that surround them.
... You surround yourself with people who are smarter ...
... and they're being sold in all my list or surround the world's end with the city ...