Sıfatın ismiyle uyuşmak zorunda olduğunu unutma.
- Don't forget that the adjective must agree with its noun.
Projede birlikte çalışmayı kabul ettiler.
- They agreed to work together on the project.
Başkan Roosevelt yardım etmeyi kabul etti.
- President Roosevelt agreed to help.
Onlarla aynı fikirde olmak zorundayım.
- I have to agree with them.
Onunla aynı fikirde olmak zorundayım.
- I have to agree with him.
Onun planına katılıyorum.
- I agree with his plan.
Ben onun fikrine katılıyorum.
- I agree with his opinion.
Hepimiz bunun iyi bir fikir olduğunu kabul ettik.
- We all agreed it was a good idea.
Bu iklim bana iyi gelmiyor.
- This climate doesn't agree with me.
Amerikalıların çoğu Başkan Wilson ile mutabık kalmıştı.
- Most Americans agreed with President Wilson.
Biz indirim oranı üzerinde mutabık kaldık.
- We have agreed on the rate of discount.
Bizim planımız için uygun musun?
- Are you agreeable to our plan?
Onu başkan olarak seçmeyi uygun buldular.
- They agreed to elect him as president.
the same food does not agree with every constitution.