Sami yataktan sıçradı.
- Sami hopped from the bed.
Umarım uçuşunuzu kaçırmazsın.
- I hope you don't miss your flight.
Umarım onlar diğerleri gibi uçuşumu geciktirmezler.
- Hopefully they don't delay my flight like the others.
Kül rengi bir tavşan ortaya çıktı ve ben yaklaşır yaklaşmaz zıplayıp tekrar ormana doğru koştu.
- An ash-colored rabbit appeared and as soon as I drew near, it hopped and ran into the woods again.
Leyla arabada zıpladı.
- Layla hopped in the car.
I hopped a plane over here as soon as I heard the news.