Tepede bir sürü bodur ağaçlar büyümektedir.
- Lots of low trees grow on the hill.
Tom iki dilli büyümek için şanslıydı.
- Tom was lucky to grow up bilingual.
Bitkilerin yetişmek için güneş ışığına ihtiyacı var.
- Plants need sunlight to grow.
Uluslararası satışlarımız büyümeye, Toyo Computer adını dünya çapında iş dünyasına getirmeye devam ediyor.
- Our international sales continue to grow, bringing the name of Toyo Computer into businesses world-wide.
Ağaç büyümeyi durdurdu.
- The tree stopped growing.
Tom, bütün yaz sakal uzatmaktadır.
- Tom has been growing a beard all summer.
Bu kalın bıyığı uzatmak uzun zamanımı aldı.
- Growing this thick mustache has taken me quite a while.
Büyüdüğümde ben önemli biri olmak istiyorum.
- I want to be somebody when I grow up.
Büyüdüğünde ne olmak istersin?
- What do you want to be when you grow up?
Burada yiyecek yetiştirmek zor.
- It's difficult to grow food here.
Babamın hobisi gül yetiştirmektir.
- My father's hobby is growing roses.