to shoo

listen to the pronunciation of to shoo
الإنجليزية - التركية
kışkışlamak
to them
onlara

Delia'nın onlara allerjisi olduğu için bu yemek tarifinden fındıkları çıkarttım. - I've left out the nuts in this recipe because Delia's allergic to them.

O, onlara karşı çok nazikti. - He was very kind to them.

shoo
ünlem
shoo
{f} kışkışlamak
shoo
{ü} Defol!/Kışt!/Hoşt!/Pist!
shoo
{ü} kış kış
to me
bana göre

Sen bana göre her şeysin. - You are everything to me.

Bana göre bir anlamı yok. - It doesn't make sense to me.

to you
sana

Bir kuş olsam, sana uçabilirim. - If I were a bird, I would have been able to fly to you.

Bu kitap sana epey faydalı olabilir. - This book may well be useful to you.

to us
bize

Niçin geç kaldığını bize açıklamasını talep ettik. - We demanded that he explain to us why he was late.

Bay Hasimoto bize karşı adil. - Mr. Hashimoto is fair to us.

shoo
kovmak
to it
ona
to somebody
birini

Birlikte çalıştığım birinin yanında yaşıyorsun - You live next to somebody I work with.

to somebody
birine

Bunu başka birine söyle. - Tell it to somebody else.

Çek birine para ödeme yöntemidir. - A check is a method of paying money to somebody.

to someone
birini

Tom tanımadığı birinin yanında oturdu. - Tom sat down next to someone he didn't know.

to you
size

Bu iş için başvuruda bulunmak size kalmış. - It is up to you to apply for the job.

Ben size yazabildiğim kadar kısa sürede yazacağım. - I will write to you as soon as I can.

shoo
pist
shoo
kış

Tom sinekleri kışkışladı. - Tom shooed the flies away.

O, sinekleri kışkışladı. - He shooed the flies away.

to someone
birine

Amerika Birleşik Devletlerinde, hapşırdıklarında birine çok yaşa deriz. - In the U.S., we say bless you to someone when they sneeze.

Yara izini herhangi birine hiç gösterdin mi? - Have you ever shown your scar to someone?

to it
o
to me
bendene
to this
Bunun

Bununla ilgili olarak, ben suçlu değilim. - In relation to this, I am to blame.

Bunun anahtarının nerede olduğunu biliyor musunuz? - Do you know where the key to this is?

to you
senine
to you
sizlerin
to your
için
shoo
shooin
shoo
{ü} hoşt
shoo
Haydi! Defol! Kışt! Hoşt!
shoo
kışkışla

O, sinekleri kışkışladı. - He shooed the flies away.

O onu dışarı kışkışladı. - She shooed him outdoors.

shoo
{f} away kovmak
shoo
{ü} hişt
shoo
{f} yönlendirmek
shoo
dili kolay kazanılan seçim veya yarış
shoo
kazanacağı önceden belli olan kimse
to her
ona
to him
ona

Meseleyi ona bırakmaktan başka çaremiz yoktu. - We had no choice but to leave the matter to him.

Ona söyleyecek hiçbir şeyim yok. - I've got nothing to say to him.

to someone
hatır için as a favor
to this
buna

Buna alışkın değilim. - I'm not used to this.

Buna alışabildiğimi düşünüyorum. - I think I could get used to this.

الإنجليزية - الإنجليزية
To leave under inducement

You kids had better shoo before your parents get a call.

To usher someone

Shoo the visitor in.

To it
thereto
To that
thereto
shoo
Begone; away; an expression used in frightening away animals, especially fowls
shoo
drive away by crying `shoo!'
shoo
You say `shoo!' to an animal when you want it to go away. Shoo, bird, shoo. to make an animal or a child go away, especially because they are annoying you shoo sb away/out etc
shoo
Go away! Clear off!
shoo
If you shoo an animal or a person away, you make them go away by waving your hands or arms at them. You'd better shoo him away I shooed him out of the room
shoo
{f} drive away, send away, tell a person or animal to go away
shoo
{ü} go away!, get out! (used to drive away a person or animal)
shoo
To induce someone or something to leave
to it
to that; "with all the appurtenances fitting thereto"
to this
hereto
to shoo
المفضلات