Müzik, hayatımın önemli bir parçasıdır.
- Music is an important part of my life.
Ölüm hayatın tamamlayıcı bir parçasıdır.
- Death is an integral part of life.
Tayland'da ülkenin bazı kısımları pirinç yetiştirmek için şimdiden aşırı kuru hale geldi.
- In Thailand it has already become too dry to grow rice in some parts of the country.
Teklifin diğer kısımlarını tartıştılar.
- They debated other parts of the proposal.
Onların tarafında bir hataydı.
- It was a mistake on their part.
Her iki taraf savaşa karşı çıktı.
- Both parties opposed war.
Tom onun kısmen hatası olduğunu kabul etti.
- Tom admitted that it was partially his fault.
Kısmen sizinle aynı fikirdeyim.
- I partly agree with you.
Yarın partiye gelecekmisin?
- Will you come to the party tomorrow?
Yarın akşam bir partimiz var.
- We have a party tomorrow evening.
Topluma yardımcı olmak için görevimi yapmaya çalışıyorum.
- I try to do my part to help the community.
Tom zaten görevini yaptı.
- Tom has already done his part.
Gelecek Cumartesi, yani 25 Ağustos'ta bir parti düzenlenecek.
- A party will be held next Saturday, that is to say, on August 25th.
Japonca öğrenmenin zor yanı nedir?
- What is the hard part of learning Japanese?
İş ortakları olarak on yıl sonra, yollarını ayırmaya karar verdiler.
- After ten years as business partners, they decided to part ways.
Parti için sandalyeler ayırtıldı.
- The seats were reserved for the party.
O, evinden ayrılmak istemedi.
- He didn't want to part with his house.
O, evinden ayrılmak zorunda kaldı.
- He had to part with his house.