Mary çanak çömleğini dekore ediyor.
- Mary is decorating her pottery.
Tom doğrudan çanaktan güveç yedi.
- Tom ate the stew straight from the pot.
Çorba tencerede fokurduyor.
- The soup is bubbling in the pot.
Tencereyi kaynatan paradır.
- Money will make the pot boil.
İnsan oğluna sonsuz potansiyel bahşedilmiştir.
- Human beings are gifted with infinite potential.
Herkes kendi potansiyeline güvenir.
- Everyone believes in their own potential.
Kapta hiç şeker var mı?
- Is there any sugar in the pot?
Her tencere için bir kapak var.
- There is a lid for every pot.
Ben İspanya'dayken bu tür müzik dinledim. O çok hızlıydı ve onun hayranları onunla dans etmek için esrar içtiler.
- When I was in Spain, I listened to this kind of music. It was very fast and its fans smoked pot in order to dance to it.
Son zamanlarda top gibi bir göbek büyütüyorum. Bu orta yaş olmalı.
- Lately, I've been growing a pot belly. It must be middle age...
Bize daha fazla patates lazım.
- We need more potatoes.