Ben duyarsız görünmek istemiyorum.
- I don't want to seem insensitive.
Saldırgan görünmek istemiyorum.
- I don't want to seem pushy.
O gençken çok popüler bir aktörmüş gibi görünmektedir.
- He seems to have been a very popular actor when he was young.
Dan utangaç gibi görünmek istemiyordu.
- Dan didn't want to seem shy.
Çince konuştuğumda içim rahat hissetmeye başlıyorum.
- I'm beginning to feel at ease when I speak in Chinese.
Önemli hissetmek istiyorum.
- I want to feel important.
Bizimle gelmek istemiyor gibi görünmüyorsun.
- You don't seem to want to come with us.
Tom bizimle gelmek istiyor gibi görünmüyordu.
- Tom didn't seem to want to come with us.
Tom duygusal hissetmekten kendini alamadı.
- Tom couldn't help but feel sentimental.
Tom üzgün hissetmekten kendini alamadı.
- Tom couldn't help but feel sad.
Su o kadar bulanıktı ki polis dalgıçlar vücudu dokunarak aramak zorunda kaldı.
- The water was so murky that the police divers had to search for the body by feel.
Lütfen beni aramaya çekinme.
- Please feel free to call me up.
Önerin mantıklı görünüyor.
- Your suggestion seems reasonable.
Bana öyle görünüyor ki sen hatalısın.
- It seems to me that you are wrong.
Bunun hakkında kötü bir sezgim var.
- I have a bad feeling about that.
Tom'un sınavı geçmeyeceğine dair içgüdüsel bir sezgim var.
- I have a gut feeling that Tom won't pass the test.
Bugün dağlardan daha yüksek hissediyorum. Bugün gökyüzüne dokunmak istiyorum.
- Today I feel higher than the mountains. Today I want to touch the sky.
Galiba gelişi güzel okumuş.
- He seemed to read at random.
Galiba karıştırıyoruz.
- We seem to be confused.
En iyisi olarak görünen bu kravatı alacağım.
- I will take this tie, as it seems to be the best.
It looks like wood, but it feels more like plastic.
It looks like I'm stuck with you.
... the large on the leading plane seem desolate with only herds of sheep ...
... >>Taylor Swift: I do seem like that kind of person. But I haven't done it yet. I kind ...