Şimdiye kadar, eyleminiz tamamen sebepsiz görünmektedir.
- So far, your action seems completely groundless.
Saldırgan görünmek istemiyorum.
- I don't want to seem pushy.
O gençken çok popüler bir aktörmüş gibi görünmektedir.
- He seems to have been a very popular actor when he was young.
İnsanlar her zaman başka insanların sorunları ile ilgili konuşmaktan zevk alıyor gibi görünmektedirler.
- People always seem to enjoy talking about other people's problems.
Önemli hissetmek istiyorum.
- I want to feel important.
Çince konuştuğumda içim rahat hissetmeye başlıyorum.
- I'm beginning to feel at ease when I speak in Chinese.
Bizimle gelmek istemiyor gibi görünmüyorsun.
- You don't seem to want to come with us.
Tom bizimle gelmek istiyor gibi görünmüyordu.
- Tom didn't seem to want to come with us.
Tom üzgün hissetmekten kendini alamadı.
- Tom couldn't help but feel sad.
Önemli hissetmek istiyorum.
- I want to feel important.
Canım Tom'u aramak istemedi.
- I didn't feel like calling Tom.
Lütfen beni aramaya çekinme.
- Please feel free to call me up.
Bana öyle görünüyor ki sen hatalısın.
- It seems to me that you are wrong.
O bana ilginç görünüyor.
- It seems interesting to me.
Bunun hakkında kötü bir sezgim var.
- I have a bad feeling about that.
Tom'un sınavı geçmeyeceğine dair içgüdüsel bir sezgim var.
- I have a gut feeling that Tom won't pass the test.
Bugün dağlardan daha yüksek hissediyorum. Bugün gökyüzüne dokunmak istiyorum.
- Today I feel higher than the mountains. Today I want to touch the sky.
Galiba karıştırıyoruz.
- We seem to be confused.
Galiba gelişi güzel okumuş.
- He seemed to read at random.
En iyisi olarak görünen bu kravatı alacağım.
- I will take this tie, as it seems to be the best.
It looks like wood, but it feels more like plastic.
It looks like I'm stuck with you.
... And for the changes that seem to give us lots of ...
... This is from alylaw42 in Dunlap, Tennessee. You seem like the kind of person that would ...