Kutu bir Mezepotamya heykeli içermektedir.
- The box contains a Mesopotamian statue.
Bu sözlük pek çok bilgi içermektedir.
- This dictionary contains a lot of information.
Konuşması birçok güzel cümle içeriyordu.
- His speech contained many fine phrases.
Davet içeren zarfın üstüne adres yazdım.
- I addressed the envelope containing the invitation.
Doctors are trying to contain disease.
I couldn’t contain my excitement any longer.