Sana geri ödemek için bir yol bulacağım.
- I will find a way to repay you.
Onun epeyce rekoru var.
- He has quite a few records.
Tom Mary'den epeyce yaşlı.
- Tom is quite a bit older than Mary.
Ayı tamamen uysal ve ısırmaz.
- The bear is quite tame and doesn't bite.
Sizinle tamamen aynı fikirde değilim.
- I don't quite agree with you.
Onun niçin sinirlendiği gayet açık.
- Why he got angry is quite clear.
Tom sandalyeyi gayet rahat buldu.
- Tom found the chair quite comfortable.
Sana geri ödemek için bir yol bulacağım.
- I will find a way to repay you.
Keşke Tom'a geri ödeyebilmemin bir yolu olsa.
- I wish there was some way I could repay Tom.
Tom işaretin ne anlama geldiğini tam olarak çıkaramadı.
- Tom couldn't quite make out what the sign said.
O tasarımcının adını tam olarak anlamadım.
- I didn't quite catch the name of that designer.
Büsbütün hayal kırıklığı, biz hayallerimizin yok olduğunu gördük.
- Quite frustrated, we saw our dreams disappear.
Bilgisayarlarla büsbütün evdedir.
- He is quite at home with computers.
Bir hayli öğrenci bugün yok.
- Quite a few students are absent today.
Mademki Tom işsiz onun bir hayli boş zamanı var.
- Now that Tom is unemployed, he has quite a bit of free time.
Keşke sadece sana geri ödeyebileceğim bir yol olsa.
- I only wish there was some way I could repay you.
Borcumu ödemek zorundayım.
- I must repay the debt.
Bu ödemek istediğim bir borç.
- That's a debt I want to repay.
Sana geri ödemek için bir yol bulacağım.
- I will find a way to repay you.