to render bright, transparent, or undimmed; to free from clouds

listen to the pronunciation of to render bright, transparent, or undimmed; to free from clouds
الإنجليزية - التركية

تعريف to render bright, transparent, or undimmed; to free from clouds في الإنجليزية التركية القاموس.

clear
{s} açık

Bu içecek açıkça çay ile aynı tadı içeriyor. - This drink clearly has the same flavor as tea.

Elinden geldiğince açık konuşsan iyi olur. - You had better talk as clearly as you can.

clear
belirgin

George pozisyonunu belirginleştirdi. - George has made his position clear.

clear
pak
clear
engelsiz
clear
kolayca kavrayan
clear
anlayışlı
clear
(borç) temizlemek
clear
aklamak
clear
saf
clear
aşikâr

Tom'un seninle evlenmek gibi bir niyeti olmadığı aşikar. - It's clear that Tom has no intention of marrying you.

clear
açık hudutsuz
clear
{f} açık hale getir: adj.açık
clear
{f} kurtarmak
clear
boşalt, sil açık, temiz
clear
{f} seyretmek (gemi)
clear
(Tekstil) 1. parlak, berrak 2 . temiz 3. ağartmak ( beyazlatmak )
clear
aydınlık vazıh
clear
(fiil) açıklamak, aydınlatmak, bilgi vermek, açmak, temizlemek, berraklaşmak, boşaltmak, tahliye etmek, gidermek, kaldırmak; kurtarmak, aklamak; sıyırıp geçmek, aşmak, geçmek; elde etmek, kazanmak; ödemek; kapatmak; gümrükten çekmek; temize çıkarmak; dağılmak; limana giriş veya çıkış izni almak; seyretmek (gemi); ormanda alan açmak
clear
{f} açıklamak

O bir şeyi açıklamak istiyor. - He wants to make something clear.

clear
{f} temizle: adj.açık
الإنجليزية - الإنجليزية
clear