Tom Mary'yi yüksek itibarda tutuyor.
- Tom holds Mary in high esteem.
Onlar, hayırseverleri olarak onu yüksek itibarda tuttu.
- They held her in high esteem as their benefactor.
O güvensiz ve düşük benlik saygısı var.
- She's insecure and has low self esteem.
Sizin gibi saygın grupların önünde konuşmak için davet edildim.
- I've been invited to speak in front of esteemed groups such as yourselves.