Başbakan olarak istifa etmek zorunda kaldı.
- He was forced to resign as prime minister.
Tom istifa etmek için zorlandı.
- Tom was forced to resign.
Başkanın çekilmesini talep ettiler.
- They demanded that President resign.
Çekilme hayatın ilk dersidir.
- Resignation is the first lesson of life.
Suudi Arabistan büyük elçisinin istifa ettiğini az önce gördüm.
- I've seen just now that the ambassador of Saudi Arabia has resigned.
Ordu onu istifa etmeye zorladı.
- The army forced him to resign.
He resigned the crown to follow his heart.