Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

to put something on public display

listen to the pronunciation of to put something on public display
الإنجليزية - التركية

تعريف to put something on public display في الإنجليزية التركية القاموس.

exhibit
{f} sergilemek

Tom'un karısı, mücevherlerini sergilemekten hoşlanıyor. - Tom's wife loves to exhibit her jewelry.

exhibit
{i} sergi

İlk ödülünü sergide kazandı. - She won first prize in the exhibition.

Sergi çok etkileyiciydi. - The exhibition was very impressive.

exhibit
{i} ibraz edilen belge
exhibit
teşhir

Bu bütün teşhirciliğe katlanamam! - I cannot stand this whole exhibitionism!

Tüm bu teşhirciliğe karşı nefret hissediyorum. - I feel an aversion toward all this exhibitionism.

exhibit
izhar etmek
put something on
takınmak
put something on
-e bir değer biçmek
put something on
bir şeyi giymek
put something on
-e bir fiyat koymak
put something on
sahneye koymak
put something on
(Ticaret) pazara sunmak
put something on
belirli bir miktar artırmak
put something on
numara yapmak
put something on
ileri almak
exhibit
sergileme

Tom'un karısı, mücevherlerini sergilemekten hoşlanıyor. - Tom's wife loves to exhibit her jewelry.

Tom herhangi bir şiddet eğilimi sergilemedi. - Tom has never exhibited any violent tendencies.

exhibit
{f} sergile

Resimlerini Japonya'da sergilemeyi düşünüyor. - He hopes to exhibit his paintings in Japan.

Lütfen sergileri ellemeyin. - Please do not handle the exhibits.

exhibit
teşhir etmek
exhibit
göstermek
exhibit
{f} (bir duygu veya niteliği) göstermek
exhibit
{f} sunmak
exhibit
(Askeri) TEŞHİR, GÖSTERMEK, VESİKA, İBRAZ ETMEK, DAVA AÇMAK
exhibit
arz etmek
exhibit
{i} sergilenen şey
exhibit
vesika gösterme
exhibit
(Tıp) İlaç olarak vermek
exhibit
mahkemeye veya hakemlere ibraz olunan vesika veya delil
exhibit
dava esnasında vesika veya delil ibraz etmek
الإنجليزية - الإنجليزية
exhibit
To put on
invest
to put something on public display

    الواصلة

    to put some·thing on pub·lic dis·play

    التركية النطق

    tı pût sʌmthîng ôn pʌblîk dîspley

    النطق

    /tə ˈpo͝ot ˈsəmᴛʜəɴɢ ˈôn ˈpəblək dəˈsplā/ /tə ˈpʊt ˈsʌmθɪŋ ˈɔːn ˈpʌblɪk dɪˈspleɪ/
المفضلات