to put on a public display

listen to the pronunciation of to put on a public display
الإنجليزية - التركية

تعريف to put on a public display في الإنجليزية التركية القاموس.

exhibit
{f} sergilemek

Tom'un karısı, mücevherlerini sergilemekten hoşlanıyor. - Tom's wife loves to exhibit her jewelry.

exhibit
{i} sergi

Lütfen sergilere dokunma. - Please don't touch the exhibits.

İlk ödülünü sergide kazandı. - She won first prize in the exhibition.

exhibit
{i} ibraz edilen belge
exhibit
teşhir

Tüm bu teşhirciliğe karşı nefret hissediyorum. - I feel an aversion toward all this exhibitionism.

Bu bütün teşhirciliğe katlanamam! - I cannot stand this whole exhibitionism!

exhibit
izhar etmek
exhibit
sergileme

Tom'un karısı, mücevherlerini sergilemekten hoşlanıyor. - Tom's wife loves to exhibit her jewelry.

Tom herhangi bir şiddet eğilimi sergilemedi. - Tom has never exhibited any violent tendencies.

exhibit
{f} sergile

Lütfen sergilere dokunma. - Please don't touch the exhibits.

Lütfen sergileri ellemeyin. - Please do not handle the exhibits.

exhibit
teşhir etmek
exhibit
göstermek
exhibit
{f} (bir duygu veya niteliği) göstermek
exhibit
{f} sunmak
exhibit
(Askeri) TEŞHİR, GÖSTERMEK, VESİKA, İBRAZ ETMEK, DAVA AÇMAK
exhibit
arz etmek
exhibit
{i} sergilenen şey
exhibit
vesika gösterme
exhibit
(Tıp) İlaç olarak vermek
exhibit
mahkemeye veya hakemlere ibraz olunan vesika veya delil
exhibit
dava esnasında vesika veya delil ibraz etmek
الإنجليزية - الإنجليزية
exhibit
To put on
invest
to put on a public display

    الواصلة

    to put on a pub·lic dis·play

    التركية النطق

    tı pût ôn ı pʌblîk dîspley

    النطق

    /tə ˈpo͝ot ˈôn ə ˈpəblək dəˈsplā/ /tə ˈpʊt ˈɔːn ə ˈpʌblɪk dɪˈspleɪ/
المفضلات