Oyunu ertelemek zorunda kalacağız.
- We'll have to postpone the game.
Ben randevumu ertelemek zorunda kaldım.
- I had to postpone my appointment.
Toplantı, bu ayın 20'sine ertelenecek.
- The meeting will be postponed till the 20th of this month.
Toplantının neden ertelendiğini bilmiyorum.
- I don't know why the meeting was postponed.