Onların hararetli tartışmaya bir son vermek için boşuna uğraştı. - He tried in vain to put an end to their heated discussion.
Onların hararetli tartışmaya bir son vermek için boşuna uğraştı.
He tried in vain to put an end to their heated discussion.
Bilim adamları AIDS'e son vermek için harıl harıl çalışıyorlar. - Scientists are working hard to put an end to AIDS.
Bilim adamları AIDS'e son vermek için harıl harıl çalışıyorlar.
Scientists are working hard to put an end to AIDS.
to abate a writ.