Ona yetişmek için adımlarımı hızlandırdım.
- I quickened my steps to catch up with her.
Tom'a yetişmek için koşmak zorunda kaldım.
- I had to run to catch up with Tom.
Tabii ki yakalamak istiyorum!
- Of course I want to catch up!
Tom komadan çıktıktan sonra diğer öğrencilerin seviyesini yakalayamadı.
- Tom couldn't catch up with the other students after he came out of his coma.
Daha sonra size yetişirim.
- I'll catch up with you later.
O yakında Tom'a yetişecek.
- He'll soon catch up with Tom.