Onların, geçimini sağlayacak bir sürü çocukları vardı.
- They had a lot of children to provide for.
Geçimini sağlayacak büyük bir ailem var.
- I have a large family to provide for.
O, ailesinin ihtiyaçlarını karşılamak için gece gündüz çalışır.
- He works day and night to provide for his family.
O ihtiyaçlarını karşılamak için bir karıya ve iki küçük çocuğa sahiptir.
- He has a wife and two young children to provide for.
... So they really wanted to provide for 4G connectivity ...