Zamanın ilerlemesiyle olay unutuldu.
- The event was forgotten in progress of time.
Düşman kasabaya ulaşmadan önce, onların ilerlemesini durdurun.
- Check the enemy's progress before they reach the town.
Onun sınıftaki gelişimi beni cesaretlendiriyor.
- I am encouraged by his progress in class.
Petrol,Japon sanayinin gelişiminde önemli bir rol oynadı.
- Oil has played an important part in the progress of Japanese industry.
O, İngilizcesinde az gelişme yaptı.
- He has made little progress in his English.
Tom Fransızcada büyük gelişme sağlıyor.
- Tom is making great progress in French.
Tom henüz çok aşama kaydetmedi.
- Tom hasn't made much progress yet.
Tom sürekli ilerleme kaydetti.
- Tom has made steady progress.
İş şimdi devam etmektedir.
- The work is now in progress.
Piano çalmada kendini iyi geliştiriyor.
- He is making good progress in playing the piano.
O, bu makineyi kullanmada iyi ilerleme kaydetti.
- He made good progress in handling this machine.
Çalışmalarında ilerleme kaydettin mi?
- Have you made progress in your studies?
İş şimdi devam etmektedir.
- The work is now in progress.
İleri gitmek kaçınılmaz.
- Progress is unavoidable.
They progress through the museum.
Societies progress unevenly.
... Human progress is stalled by the limits of our muscle. ...
... that took place during the 20th century. Thought, evidence, ideas, change, progress. ...