Tom babasını etkilemek için çok çalışıyor.
- Tom has been trying hard to impress his father.
Beni etkilemekten asla vazgeçmiyorsun.
- You never cease to impress me.
Japon öğrencilerinin genel kültür bilgisinden etkilendim.
- I was impressed by the general knowledge of Japanese students.
Havaiili konuşmayı öğrenmek istiyorum, böylece kız arkadaşımı etkileyebilirim.
- I want to learn to speak Hawaiian, so I can impress my girlfriend.