İstihdamı araştırmak için Tokyo'ya geldi.
- He came to Tokyo in search of employment.
Fadıl her boş anı, Leyla'ya satın alınacak bir hediye için interneti araştırmakla geçirdi.
- Fadil spent every spare moment searching the web for a gift to buy Layla.
Böcek aramak üzere ormana girdik.
- We went into the woods in search of insects.
Birçok insan altın aramak için Batıya yola çıktı.
- Many men set out for the West in search of gold.
Tom bütün akşamı ünlü kişlerin fotoğrafları için Web'i araştırmakla geçirdi.
- Tom spent the whole evening searching the Web for photos of famous people.
Araştırma ekibi onu uçurumun dibinde uzanırken buldu.
- The search party found him lying at the foot of a cliff.
Now to the bottome dost thou search my wound.