Bir inşaat şirketinde on beş yıldan sonra, Bill Pearson'a sorumlu bölge müdürü pozisyonu verildi.
- After fifteen years at a building firm, Bill Pearson was given the responsible position of area manager.
Sizin için açık bırakılmış birkaç üst düzey pozisyon var.
- There are few high-ranking positions left open for you.
Senin konumunu mükemmel şekilde anlıyorum.
- I understand your position perfectly.
Konumunu yitirdi çünkü yalan söylemekten kaçınmıştı.
- He lost his position just because he refused to tell a lie.
O, durumunu bana açıkladı.
- He explained his position to me.
Tom durumunu netleştirmedi.
- Tom didn't make his position clear.
Başkan konuyla ilgili kişisel görüşünü belirtti.
- The president stated his position on the issue.
Kulüp saymanı olarak görevimden istifa ettim.
- I resigned from my position as club treasurer.
O on yıldır şimdiki görevinde kaldı.
- She has remained in her present position for ten years.
Büyük bir unvan mutlaka yüksek bir görev anlamına gelmez.
- A big title does not necessarily mean a high position.
Amcam geçen yıl öğretmenlikten emekli oldu, fakat üniversitede bir görevi hâlâ sürdürebiliyordu.
- My uncle retired from teaching last year, but he still managed to hang onto a position at the university.
CEO'nun işbirliği yapma konusundaki isteksizliği bizi zor duruma soktu.
- The CEO's unwillingness to cooperate put us in a difficult position.
O, firmada önemli bir konumu işgal eder.
- He occupies a prominent position in the firm.
Ben, yeni görevinde aktif bir rol alacağından eminim.
- I am sure you will take an active role in your new position.
Yeni bir görev arıyor.
- He is seeking a new position.
Takım yıldızları gökyüzündeki yıldızların konumlarını tanımaya yardım etmek için faydalı bir yol olabilir.
- Constellations can be a useful way to help identify positions of stars in the sky.
Bütün oyuncular yerlerindeydi.
- All the players were in position.
Kendini benim yerime koy.
- Put yourself in my position.
Başkan konuyla ilgili kişisel görüşünü belirtti.
- The president stated his position on the issue.
Bu pozisyon beni son derece savunmasız hissettiriyor.
- This position makes me feel extremely vulnerable.
Chief of Staff is the second-highest position in the army.
My position on this issue is unchanged.
Stand in this position, with your arms at your side.
Strong earnings have bolstered the company's financial position.
Stop running all over the field and play your position!.
... another position, become reemployed. ...
... a position that they're gonna want to put themselves in. And second, we do--you know, ...